8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can vermesi ile sonuçlanan ve dünya kadınlar günü ilan edilmesine yol açan olayın üzerinden günümüze kadar geçen yıllar da değişmeyen tek şey kadınların mücadele azmi ve kendilerini geliştirme iradesidir.
Aile bütünlüğü ve refahı için yorulmadan çalışan kadınlarımız, İstiklal Savaşımızda da cephe gerisinin kahramanı olmuşlardır. Hayatın tüm alanlarında her türlü fedakârlığı gösteren kadınlarımız, mili değerleri uğruna canını feda etmeye hazır nesilleri yetiştirmişlerdir. Yeni nesillerin yetişmesinde geleceğimizin inşasında onların ne kadar hayati öneme sahip olduklarını göstermektedir.
Bir ülkenin gelişmişliğinin ve çağdaşlığının önemli göstergesi, kadınların toplumsal ve siyasal yaşamdaki konumudur. Kadın üretkendir, iyiliğin, bolluğun, dürüstlüğün, ahlakın yaygınlaşmasının güvencesidir. Türk kadını, tarihimizin en eski dönemlerinden içinde bulunduğumuz çağa kadar toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her devirde şefkat, merhamet, feragat ve fedakârlık timsali olmuşlardır.
Kadın insandır, bizde insanoğlu diyen Neşet Ertaş’ın bu güzel deyişine katılıyor ve Bu duygu ve düşüncelerle tüm Kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Toplumsal Diriliş Hareketi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı